Düşler&Düşüşler #11: Sadece Bugün için ...
Doğurabileceğimiz şeyler kadar, öldürebileceğimiz şeylerin de olması. Hayat/Ölüm/Hayat döngüsü. Yaşamın ve bizim sabit olmayışımız ve bunun -bana- çok özgür hissettirmesi.
bir bir geçiyor önümden / bir zamanlar tanıdığım illüzyonlar / ve benler / ve yabancılar / ve sanki başkalarının anıları hayaletlerim / ve sanki ben yalnızca / hiç hissetmedim / düşmedim1
Kovboy Kızlar da Hüzünlenir’den herkese kocaman bir merhaba! Nasılsınız? Her şey yolunda mı? Yolunda olmasa bile neşemizi bozmayalım, yollar hiç bitmez. ✨
Bu hafta “bugün için” demekten yol alacağız. Şöyle ki, neredeyse bir yıldır Buse Çetin’2den dans eğitimi alıyorum. Söylemeden geçmeyeyim, kendisine hayranım. Ve Buse neredeyse her derste şu tatlı cümlenin farklı varyasyonlarıyla söylüyor;
”Bugün için sınırımız bu olabilir.”
”Bugün için canınız böyle yapmak istiyor olabilir.”
”Bugün için içeriden dalgalanmak isteyebilirsiniz, yarın bu değişebilir.”
(Tam olarak böyle söylemiyor olabilir ama bu eksende cümleler hayal edin.)
Benim için önemli olan iki kelime; bugün için.
Geçen hafta bir dans dersi sonrası esneme yaparken Buse bu cümleyi söyledi ve nedense sanki ilk defa duymuşcasına bir aydınlanma ve heyecan yaşadım.
“Tabii ya bugün için! Her şey bugün için geçerli, yarın her şey bambaşka olabilir! Hatta şu an için böyle birazdan değişebilir. Her şey olabilirim, bu çok özgürleştirici!”
Biz bir geçit miyiz acaba? Duyguların, hislerin, yaşamların, havanın, anıların… bizden geçtiği geçerken götürdüğü ve getirdiği bir geçit. / 16:52 02.02.24
Zihnimde buna benzer cümleler sıralanırken ben sanki evrenin sırrını çözmüşüm ve gözlerimin önünden galaksiler geçiyor gibiydi. Tam o an kalkıp yazmak istedim ama haftaya yazarım diyerek kendime engel oldum. Belki o zaman yazsam tadı daha lezzetli olabilirdi. Ama biz n’apalım? Bugünün tadına bakalım :)
Bugün için cümlesi bende bir sınırsızlık hissi uyandırdı. Her Şey Aynı Anda Aynı Yerde filmini çağrıştırdı biraz da.
Bugün resimle, seneye seramikle yıllar sonra müzikle ilgilenebilirim.
Bugün kötü dans edebiliyor olabilirim ama yarın bedenimden sanki şiir akıyor gibi olabilir.
Şimdiki ben resim yapmayı severken, ileride karşılacağım benliğim bundan hiç hoşlanmayabilir.
Şu sıralar pek evden çıkmıyorum ama sonrasında evin yolunu unutabilirim.
Kısa bir zaman önce görünüşüm için para harcamaya sıcak bakmıyordum, önce içimi doldurmalıyım diye düşünüyordum fakat bugün yeni aldığım renkli yaz kıyafetlerimi hemen eve gidip denemek istedim.
Bazen aynaya baktığımda kendimi çok güzel görürüm bazen de kepaze.
Bu böyle uzar gider.
Sanırım söylemek istediğim yaşadığımız andan, düşüncelerden, hislerden bağımsız olduğumuz ve temelde “ben” diye sabit bir şeyimizin (şey neyse artık :)) olmadığı. Doğurabileceğimiz sayısız potansiyel olduğu.
Doğurabileceğimiz şeyler kadar, öldürebileceğimiz şeylerin de olması. Hayat/Ölüm/Hayat döngüsü. Yaşamın ve bizim sabit olmayışımız ve bunun -bana- çok özgür hissettirmesi.
"Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir." — Herakleitos
Belki bu paralelde ilerleyip “ben kimim?” yerine, “ben şu an kimim?”, “yarın kim olacağım/kim olmak istiyorum?” diyebiliriz.
Ben hayatımın bir döneminde tüm dönemeçleri, tüm dönüm noktalarını aynı anda yaşamak istedim fakat galiba olması gereken tüm sokakların köşe başlarını teker teker dönmek. Kendimizi ararken, yaratmak. Çoğalmak ve azalmak.
Sanırım 16 yaşımdayken bir akşam felsefe bölümünde okuyan bir arkadaşıma yazdığımı hatırlıyorum. Kendimi Black Swan’daki baş karakter gibi hissettiğimi söylemiştim. O da şaşırdığını söylemekle beraber keşiflerin (daha uygun bir kelime bulamadım.) bir anda ve tek seferde olmaktan ziyade farklı dönüm noktalarına yayıldığını söylemişti. Katılıyorum.
Bugün de aklıma şöyle bir şey geldi, her gün günlüğümde;
Bugün için kim olmak istiyorum?
Bugün için nasıl biri olmak istiyorum?
Bugün için neler olsun istiyorum?
Bugün için nasıl hissediyorum?
Bugün için gereksinimlerim neler? gibi soruların cevabını vermenin çok hoş olacağını düşünüyorum.
Yazmak çok garip. Şimdi ben bunları yazan ben için mi yazıyorum, okuyacak ben için mi? Şu an yazan benim için mi konuşuyorum, gelecekteki için mi? Peki hangisine ben hangisine sen demeliyim :) Bu satırları yazan ben şu an yazan ben çok değerliyim. Beni, kendimi çok seviyorum. Şu an bu satırları okuyan ben yani sen hayat sana mucizeler sunsun. Seni seviyorum, çok değerlisin. / 09:22 06.03.24
İşte böyle sevgili kovboylar. Bugün için konuşmak istediklerim bunlardı. Siz bugün için ne düşünüyorsunuz? Değiştiğiniz, bambaşka olduğunuz şeyler var mı? İhtimallerin sonsuzluğu sizi de büyülüyor mu?
Cevaplarınız her ne olursa olsun hepsine kuvvetli bir alkış!3 Unutmayalım, yarın hepsi değişebilir. ❤️🔥
Sevgiler
Kovboy Kızınız
Adios, amigos!
Özgür, asi ve neşeli kalın! ❤️🔥
Gülüşme üzere.
💌 Kovboy Kız Çağrısı:
Eğer istersen, gitmeden…
❤️🔥 Kalbini bırakabilirsin, 📝 Düşünceni yorumlara savurabilirsin, 🔁 Başka kovboylarla paylaşabilirsin, 📩 Ya da sevdiğin bir ruha “Bak, bu senlik!” diye gönderebilirsin.
📸 Kovboy Kızlar da Hüzünlenir’in Instagram hesabını buradan takip edebilirsiniz.👀
🎴Dijital Dükkan’dan dünyanızda yer edinebilecek yaratımlarımı edinebilirsiniz.
Günlüğüme bir yıldır yazdıklarım parça parça bir bütün oluşturmuş sanki :) Melankolik bir monolog, sorular ve cevaplar, bana biraz şiir gibi geldi... Bir senelik zaman yolculuğu, bir senelik şiir :) / 25.08.23 / devamını merak ederseniz.
Buse Çetin kim diye merak ederseniz.
Kendimi, kendimce dertlerle sardığım bazı zamanlarda aklıma Robbins’in “kazanılacak ya da kaybedilecek hiçbir şey yok” sözü geliyor, rahatlıyorum. Durma bugüne bakalım, durma göğe bakalım.💖🫂
bu yazıya bayıldım ve ilham doldum, saçtığınız ışığa sağlık =)