İçimdeki bu kızgın varlığın cinsiyeti ne (?) Kadın mı? Erkek mi? Neden bu kadar yıkıcı(?) Niçin bu kadar yoruyor? Kadın kılığına girmiş bir erkek mi? Eril mi? Beni kontrol etmeye mi çalışıyor? Yoksa çoğu zaman ipler onun elinde mi? Bu satırları bile o yazıyor olabilir.
Tüm kovboylara kOoOcamann bir merhaba! Naber, nasılsınız? Kovboy Kızlar da Hüzünlenir’e yeni abone olan herkese hOoOşgeldiiniizz diyorum. 🎉
Bu hafta bültende 160 günümü konuşalım istiyorum. Bazen bir şeyler değişmiyor gibi geliyor oysa Heraklitos’un da dediği gibi değişmeyen tek şey değişimdir. Bu gece neler izledim 🎞️ , neler okudum 📚 ve neler düşündüm 🤔 birlikte keşfedelim istiyorum.
Sevgilim şimdilik bu günün tarihi yok.
Hakikat ben miyim? Hakikat benimdir.
Sadece kendi hakikatimi bilirim.
Sen kimsin?
Ben neyim?
11.23 🗓️
Ekim & Kasım
Ekim ve kasım ayları benim için heyecan verici bir aydı. Şehir değiştirmiştim, uzun süren işsizliğimin ardından, yeni işim sayesinde güzel bir şehirde yeni bir başlangıç yapmıştım. Bunun yanı sıra uzun süredir istediğim dans kursuna katılmam, ‘Güzeli Arayan Ders’ kapsamında ‘Dans Eden Düşünce’ adlı başka bir atölyeye katılmamla dolu dolu yeni bir başlangıç yaptığımı söyleyebilirim.
İlk defa evden çalışıyor olmaksa beni epey zorladı. Düzen oturtmak benim için inanılmaz zor bir şeye dönüştü. Günümü yönetmek konusunda başarısız olduğum her nokta iyice belirginleşti.
‘Kendi evine çıkmak’ fantezisinin can sıkıcı gerçekleriyle bir kez daha karşı karşıya geldim. Bulaşıklar, temizlik, yemek, pazar, market, iş. Biriken bulaşıklar, saatler geçince tekrar gelen açlık, üşenmek… Gerekli olmadıkça dışarıya çıkmadığım yürüyüş yapma lüksünü bile yaşamaya izin vermediğim bir döngünün içine kendimi hapsettiğim bir dönem geçirdim.
Bu sıkıcı olan süreçte izlediğim filmler ise şöyle;
Asla Gözlerini Kaçırma (Werk Ohne Autor)
Okuduğum kitaplar ise genellikle çocuk kitaplarıydı. Çocuk hikayeleri yazmaya başladığım için olabildiğince kendimi beslemeye çalıştım.
Büyük Panda ve Küçük Ejderha kitabını büyük küçük herkese önerebilirim.
Kasım ayında okuduğum bir diğer kitap ise “Anne Ağaçlar mı Daha Çok Kiremitler mi?” bültenimde yer verdiğim; Haller Leyla.
Denemelerden oluşan bu kitap geçmişe yolculuk sunuyor ve oldukça düşündürücü.
Ben ne yapıyorum? Ben kimim? Şu an nerdeyim? Mutlu muyum? Ben miyim? KİMİM?
05.12.23 🗓️ Bir Feri'nin Hatıra Defteri
Kendimi huysuz ve gergin hissediyorum. İçimde çok huysuz biri var hayatla derdi ne bilmiyorum. Uzun süredir kendimle hesaplaşmadım. Kızgın ve kırgınım. Korkuyorum. Kendime kötü davranıyorum. Ağlamak istiyorum. İyi hissetmiyorum. “Hey bugün benim doğum günüm!” diyemiyorum.Gerçekten çok karmaşık hissediyorum.
İçimdeki bu kızgın varlığın cinsiyeti ne (?) Kadın mı? Erkek mi? Neden bu kadar yıkıcı(?) Niçin bu kadar yoruyor? Kadın kılığına girmiş bir erkek mi? Eril mi? Beni kontrol etmeye mi çalışıyor? Yoksa çoğu zaman ipler onun elinde mi? Bu satırları bile o yazıyor olabilir.
Hayatta var olabilmek, istediğim gibi olabilmek için kendimi mi yok ettim? Ataerki ile savaşımı ona dönüşerek mi verdim? Bu bir bedel mi? Sonuç mu?
Kendimi sevmeyi öğrenirsem düzelir mi? Kendimi sevmiyorum şu sıralar onaylamıyorum da. Yarım yamalak ve yaralıyım ve yamalıyım. İnsan ne zaman kötü hissetmeyi bırakır? Sorunlarını çözer? Sorunların ne? İyileşmek nasıl bir süreç? Geçmişime iyi dikiş atamadım mı?
İçimdeki dişil yana nasıl ulaşırım? Bir dans etsek her şey tamam mı?💃🏻 Kendimi anladığım, iyileştiğim, iyi olduğum ve iyi geldiğim ve anlam yarattığım bir yıl, bir yaş, bir ömür diliyorum sevgilim.
Aralık
Aralık ayı benim için sorgulamalarım, kötü hissedişlerimin çok yoğun olduğu ve ısrarla dışarı çıkmayı isteyip, gerçekleştirecek kadar ciddiye almadığım ya da zaman yönetimi konusunda çok kötü olduğum için hala yürüyüşe dahi çıkamadığım bir ay oldu.
Bu dönem de ayrıca sabah sayfaları yazmaya başladım ve erken kalkma konusunda kısa bir süre iyi bir yol aldım.
05.12.23 🗓️ Bir Feri'nin Hatıra Defteri
Güzelsin dünya bana da güzelliğinden ver.
Aralık ayında Yalan Dünya izlemeye başladım ve baya bi dadandım, film olarak da Ölümlü Dünya’yı izledim. Kitap okuma sürecim pek iyiydi diyemem, Haller Leyla’dan devam etmişim.
Yine de kütüphanede kattığım kitaplar oldu. Bu kitaplar;
Da Vinci’nin Sanat ve Yaşam Üzerine Düşünceler kitabına ara ara göz attım fakat diğer kitapları henüz tam olarak keşfetmedim. Okuyanlar varsa düşüncelerini benimle paylaşabilir. 💖
Ocak
Ocak ayı da acı, tatlı, ekşi bir ay oldu . İyi yanların birisi kesinlikle Sanatçının Yolu kitabına başlamam oldu. Ocak ayından bu yana kitabı okumaya ve haftalık görevleri yapmaya devam ediyorum. Bana iyi geldiğinin farkındayım sabah sayfalarını neredeyse her gün yapıyorum, sanatçı buluşması görevleri ile dışarı çıkmaya başladım.
09.01.24 🗓️
Hayatı hiç kimse çözmüş değil.
Zaman bir düzmece.
Gerçek hayat ne bilmiyorum.
İmreniyorum bulanlara ve bulmuşlara,
İstiyorum, istiyorum, istiyorum.
Arıyorum, aramıyorum.
Zihnim dans ederken, ben oturuyorum.
Büyümeyi de hiç anlamadım.
Hayatı da, kavramları da.
büyüyorum.
Sabah uyanır uyanmaz yazı yazmak garip bir deneyim oluyor herkese tavsiye ederim. Ocak ayında sanırım hiç film izlemedim, kitap olarak da sadece Sanatçının Yolu’nu ve Lale Müldür’ün şiir kitaplarını okudum.
Bu ayda kütüphaneme kitaplar ekledim.
Burada da okuduğunuz kitaplar varsa fikirlerinizi beklerim. 🫶🏻
Kendi iç dünyamdaysa Ocak ayı bir yandan da yaptığım işi, iş dinamiklerini, dışarıdan algılandığım şeklimi sorguladığım bir aydı. Çocuk hikayelerinde kurgu hikayelerinde, kurgu dışına çıkmak hem yeteneklerimi sorgulamama hem de epey sıkılmama sebep oldu.
Ocak ayının en güzel keşiflerinden biri bedenimle olan ilişkimde farkındalığımı daha somut idrak edebiliyor olmam oldu.
22.01.24 🗓️ Bir Feri'nin Hatıra Defteri
Bedenimle daha çok deneyim yaşamak istiyorum. Çünkü bedenimi çok az hareket ettiriyorum, çok az bağım var.
Bedenimle bir olmak, dünyayla bir olmak. Hayatla, yaşamla bir olmak. Keşfetmek anda olmak istiyorum. Sevdikçe sevmek, genişlemek istiyorum.
Kendi dağlarımı, ovalarımı, vadilerimi sevmek istiyorum. Sevmek için bilmek gerekir tabi.
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş.
İçim, dışım, bedenim, zihnimi, parmaklarım şiir dolsun istiyorum. Güzel, güzel, güzel…
Şubat
Şubat ayıyla beraber bedenimde yaşattığım olumsuzları duyguların daha çok farkına vardım. Göbeğimi sürekli içime çekmek, omuzlarımı, çenemi kasmak. Bedenimin sürekli tetikte olduğunu gözlemledim ve açıkçası üzüldüm.
Gün geçtikçe içime içime ve sayfalara çözüldüm. Tabi bedenen maalesef hala aynı şeyleri yapıyorum ve sürekli kendime hatırlatmam gerekiyor. İnsan her gün yazmaya başladığında bir şeyler daha net gözler önüne seriliyor. Şubat ayı içimin güvensizlik hissiyle dolup taştığını bana çok net gösterdi.
10.02.24 🗓️ Bir Feri'nin Hatıra Defteri
Bugün kaç ya da savaş hissiyatını çok net hissettim. Böyle durumlarda acaba “hey sorun yok, güvendesin” mi demeliyim? Bugün biraz parçalı bulutluyum.
11.02.24 🗓️ Bir Feri'nin Hatıra Defteri
Sanki korkuyorum. Köşeye sıkışmış ama sıkıştığını belli etmemeye çalışan bir hayvan gibi hissediyorum kendimi. Dişlerimi bazen gösteriyorum. Ya gerçekten kendimi köşeye sıkışmış gülmeye, gülmeye, gülmeye çalışan hayatta kalmaya çalışan, tatlı gözükmeye çalışan bir kız çocuğu gibi hissediyorum.
Tüm bardakları kırmak istiyorum. Çünkü onlar benim duvarlarım sanki.
Bardak kırma istediğimi çok içten arzulamıştım sanırım ertesi gece ağlayarak epey bardak parçaladım. Terasa oturdum saatlerce ağladım, gökyüzüne baktım “dünya bana aldırmıyor.” dedim ilerleyen saatlerde inanılmaz bir fırtına oldu. Bu sefer sanki yağmur pencelerime bardak fırlatıyordu. Hayatımda ilk defa böyle bir yağmura şahit oldum. Yoksa dünya bana aldırıyor mu dedim :) Ama zaten önceki gün meteoroloji uyarı yapmış :)))
Bu ay iç dünyamda sorgulamaya başladığım şey ise;
17.02.24 🗓️ Bir Feri'nin Hatıra Defteri
Ve acaba bir kahraman mı arıyorum ben? Yani birilerinin bana çok iyisin, şöyle böyle mi demesi gerek benim ışıldamam için. Bunlara çok takılıyorsam eğer bu değerimin farkında olmadığım ve hep bir onay beklediğim anlamına gelir.
Lise 3’de gittiğim bir psikolog bana, “kendini ciddiye almıyorsun.” demişti ve üniversitede görüştüğüm bir psikoloji öğrencisi de, “kendinle gurur duymuyorsun.” demişti. Buradan bakınca biraz geç bir farkındalık gibi gözüküyor benimkisi :’)
Yine de evet bu ay çok net gördüm ki kendi değerimi belirlemek için çevremde bu konuda karar mercii/söz sahibi olarak (iç güdüsel olarak) kimi/kimleri seçiyorsam ihaleyi onlara bırakıyorum.
Bu ay bunun üzerine gitmeye çalışıyorum. Kendimle gurur duymayı, kendi değerimi, yeteneklerimi görmeyi, öğrenmeye çalışıyorum.
Bu ay Sanatçının Yolu dışında yazarlık hakkında bir deneme olan Margaret Atwood’un, “Ölülerle Uzlaşmak” kitabını okuyorum. Yazmak konusuna ilgisi olan herkese tavsiye ederim.
Şubatta izlediğim film ise;
Vanilla Sky oldu.
Ve dans koreografileri sevenler varsa benim büyülenerek izlediğim Signes Carolyn Carlson Paris Opera Balesi’ni tavsiye ederim.
Film dışında seyirlik bir öneri daha sunmak istiyorum. Nevzat Kaya’nın youtube da bulunan videoları. Ben daha öncesinde Midsummer filmi hakkında bir eleştiri/analiz videosu ararken keşfetmiştim ve bu ay tekrar dadandım. Bir filmin, bir kitabın daha doğrusu hikayelerin alt metinleri ilginizi çekiyorsa kesinlikle dinlemenizi öneririm.
İşte kovboylar o zaman “Kovboy Kızlar da Hüzünlenir” diyebilir miyiz? Bazı dönemeçler hemen dönülmüyor ki ben hemen olsun isteyenlerdenim. Sizin dönemeçleriniz neler? Ortak düşüncelerde, düşüşlerde ve düşlerde buluşmuşuz diyebilir miyiz?
Benden size kocaman bir hakikat, “Siz/sen değerlisin ve çok özelsin.”
Bir dahaki bültende görüşmek ve gülüşmek üzere!
Özgür, asi ve neşeli kalın. ❤️🔥🐉
📸 Kovboy Kızlar da Hüzünlenir’in Instagram hesabını buradan takip edebilirsiniz.👀