Düşler&Düşüşler #18: Kitap Sayfalarına Saklananlar
Ailemin evinde bıraktığım kitaplarımın arasında bulduğum şeylerle sizinleyim.
Kovboy Kızlar da Hüzünlenir’den herkese kocaman bir merhaba! ✨ Nasılsınız? 👀 Güneş yerinde ve her şey yolunda mı? Yoksa yeni yollar peşinde misiniz?
Bu hafta bültende kitaplarımın arasından çıkan notlar ve fotoğraflarla spontane bir şekilde buluşalım istedim. Ailemin evinde bıraktığım kitaplarımın arasında bulduğum şeylerle sizinleyim.
Hadi biraz sayfa aralarını keşfedelim. ✨
Çocuk Feri 🧚🏻♀️
Çocukluk fotoğraflarımın çoğunda kabarık saçlarımla gülümsüyorum; o halimi hep çok sevdim. Bir ev sahibimiz vardı, bana her gördüğünde “Marul” derdi. 🥬 Buyüzden, ilk Instagram hesabımın adını “maruullll” koymuştum. Hala kullandığım e-posta adresimde bile bu lakap yerini koruyor. Maruullll5. Bazı iş toplantılarında bu isimle karşılaşanların yüzündeki ifadeyi görmek… işte hala gülümsetiyor beni. 🙈
“Sen benim en iyi arkadaşımsın.” — İlk Aşk 🧚🧚🏻♀️✨
İlk aşkım Mert’ti… Sanırım tüm sınıfın da. Onu da, annesini de öyle çok severdim ki! Özellikle Esin Teyze, benim küçük tarihçemde yeri bambaşka bir kadındır. Hep çok yetenekli, çok özel bir çocuk olduğumu söylerdi. İçimde bir şeylerin kanatlanmasına sebep olurdu.
Bir keresinde, karnımdaki yarayı kafama taktığım bir gün, beni sessizce bir kenara çekip elimi tuttu. Yumuşacık bir sesle, bunun bir kusur değil, bir fark olduğunu anlattı. O anı hiç unutmadım.
Sonra yurt dışına taşındılar. Birinci sınıftan sonra bir daha neredeyse hiç görüşemedik. Ama üniversite sınavına gireceğim zaman, yıllar sonra, bana upuzun bir mesaj attı. Kısaca şöyle diyordu:
“Senin çok farklı bir çocuk olduğunu hep biliyordum… Şimdi bunu daha da iyi görüyorum. Başarılar.”
Mert’le aramızda da çok saf bir sevgi bağı vardı. Henüz “sevgili” nedir bilmediğimiz yaşlardaydık. Ama odasındaki dolabın içine girip karşılıklı oturduğumuzda, parmaklarımız birbirine dokundurup “Sen benim en iyi arkadaşımsın.” derdik. Okulda da bazen kulağımıza fısıldardık.
O kadar saf, o kadar küçük ve o kadar büyük bir şeydi ki bu…
Doğum Günü Mesajı — Aria 🎂
Lise 2’ye geçtiğim yıl Eskişehir’e taşınmıştık ve okulun ilk günü, yanıma benim gibi farklı bir şehirden gelen biri “Oturabilir miyim?” diye sormuştu. Ben de o zamanlar depresif bir kız olarak “Başka yer yok mu?” demiştim. İyi ki de başka boş yer yokmuş.
Zamanla Erva, o kadar yakın arkadaşım oldu ki… Benim için bir can simidi gibiydi; her şeyi birlikte yaptığımız, paylaştığımız bir dost. Tüm ailesiyle tanıştım, onlarda kaldım. Hatta geçtiğimiz aylarda sırf annesini görmek için Eskişehir’e uğradım ve yine onlarda kaldım. Ne şanslıyım ki hâlâ görüşüyoruz.
O zamanlar Erva’nın favori kitabında baş karakterin adı Aria’ydı ve tabii bu onun lakabı olmuştu. Benim çok sevdiğim kitap, hatta seri ise Hush Hush serisiydi ve orada, tıpkı benim gibi kıvırcık saçlara sahip olan baş karakterin adı Nora’ydı. Bu yüzden birbirimize böyle hitap ederdik.
Güzel Sanatlar Maceram 🎨
Üniversitede güzel sanatlar okumaya karar verdiğimde atölyeye başlamıştım ve bu çizimde yeteneğiyle ünlü Yasir’in model olduğumda beni çizdiği eskiz.
Dedem ve Yabancılar 🎞️
Babaanneme köye gittiğimizde, albümü karıştırırken aldığım fotoğraflar… Baştan üçüncü kişi, yani çoklu fotoğraftaki ilk kişi dedem. Diğerlerini tanımıyorum. Maalesef dedem de benim için sadece fotoğraflardan ve hakkında anlatılanlardan ibaret. Çünkü ben bir yaşındayken vefat etmiş.
Kendisiyle tanışmayı çok isterdim. Rivayetlere göre öyle bir beyefendiymiş ki, uyumak için uzandığında kumaş pantolonu dahi buruşmazmış.
Sevgili Günlük 📜
Üniversite gitmeden bir ay önce yazdığım sayfalar. Defterimi attığımı hatırlıyorum ama bu sayfaları neden bilmiyorum saklamışım.
Sayfalarda yazanlar;
Maskemin, maskelerimin altındaki kadının kim olduğunu bilmiyorum. Yalnız kalmak istiyorum. En azından o aptal müziklerden, o kuru kalabalıktan uzaklaşmak, ay ışığına bakmak için kafasını kaldıran biriyle yürümek istiyorum. Gitmenin naif hüznünü taşıyorum artık içimde. Ama gitmek bir bakıma zaferdir.
Denize doğru bakarken rüzgarın esişiyle, gözlerini kapayan ve dudaklarına saçları dokunan bir kadını düşlerdim. O kadın olmaya gidiyorum. Üstesinden geleceğimi biliyorum.
Seni seviyorum. Bu kadar güçlü olduğun için seni seviyorum. İnatla hayatı seçtiğin için seni seviyorum. Her şeyi geride bırakabildiğin ve herkesi karşına alabildiğin için seni seviyorum. Ruhunu hissettiğin şehirde yaşayacağın için seni seviyorum. O karanlıktaki yoğun kadını seviyorum.
Şu an notalar ruhumla sevişiyor. Ah bu hazzı yaşıyorum. Şu an bir salon kadınıyım. Yüzünün masumiyeti kabarık elbisesi ve zarif adımları saklıyor içindeki tutkuyu.
Sevgilim neyi fark ettim biliyor musun? Bir kapı aralığında iki cümleyle veda ettiğim adamdan sonra hissizliğimin nasıl bir sevda arayışına çıktığını fark ettim. Nasıl hissetmek için yanıp tutuştuğumu, bunun için ne kadar çaba sarf ettiğimi fark ettim.
Ben de bir duygu dalgalanmasına sebep olsun diye hoş adamları kelimelerle bu sayfalarda süsledim. Ruhum bu sayfalarda acizliğini gösterdi. Ruhum bu sayfalarda sevgiye açlığını gösterdi. Ruhum bu sayfalarda kimsenin bu açlığı doyuramadığını öğrendi.
Hissetmek için kendimi zorladığım her erkeğin cenazesini verdim. Hissetmemekten korkuyorum ama daha derinde sanırım hissetmekten korkuyorum.
Karanlığa zaafım var, derinliklere, uçurumlara, nefesimin kesilmesine, duvarın arkasındakine. Bu zaafım geçmişimin hangi aynasından bana yansıması bilmiyorum ama karanlığı seviyorum. Karanlıkta hissetmek zorundasındır.
Alfabenin yetmediği, sustuğun, kaçtığın, sakladığın, sadece kendine itiraf ettiğin ve kendine bile itiraf edemediğin sırlarından öpüyorum seni uçurum ışığı.
Konuşmak için dinleyen, anlatmak için anlattıran, kendisi hakkında cümleler duymak için kurcalayan, anlamadan anlaşılmak isteyen birine kendimi açmaktan korkuyorum.
Belki karanlığı bu yüzden seviyorum, benim karanlığıma denk düştüğü için. Bu yüzden yoğun tutkuları daha çekici buluyorum. Merakla körüklendiği için, susuzluğumu biliyorum, beni anla sevgilim, yoksa seni sevemem.
— 14.09.19
Bu yazımın sonunu ise Kalben’in Kız Kulesinin Anahtarı şarkı derlemesinde okuduğu şiirden cümlelerle kapatmışım.
Beş kuruşum yokken,
Rimelim akmışken,
En deli küfürleri savuruyorken,
Kistlerimle, yara izlerimle,
Bütün kusurlarımla,
Kalbim kırıkken,
Beni sever belki… Beni.
İşte böyle, spontane buluşmamız bitti sevgili kovboylar. Ben çok duygulandım, hatta tadı damağımda kaldı. Birazdan çıkmam gerekiyor diye biraz hızlı davrandım. Umarım keyifle okur, kendi şahsi zaman yolculuğunuza çıkar ve güzel anılarla karşılaşırsınız. Karşılaştıklarınızı benimle de paylaşın!
Sevgiler
Kovboy Kızınız
Adios, amigos!
Özgür, asi ve neşeli kalın! ❤️🔥
Gülüşme üzere.
💌 Kovboy Kız Çağrısı:
Eğer istersen, gitmeden…
❤️🔥 Kalbini bırakabilirsin, 📝 Düşünceni yorumlara savurabilirsin, 🔁 Başka kovboylarla paylaşabilirsin, 📩 Ya da sevdiğin bir ruha “Bak, bu senlik!” diye gönderebilirsin.
📸 Kovboy Kızlar da Hüzünlenir’in Instagram hesabını buradan takip edebilirsiniz.👀
🎴Dijital Dükkan’dan dünyanızda yer edinebilecek yaratımlarımı edinebilirsiniz.